Page 34 - Newyox Kitap Dergisi
P. 34

GEORGE Orwell 1984 George Orwell’in kült kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. George Orwell “ 1984” kitabında bizi umut ile korku arasında bir yolculuğa çıkarıyor. Kendi dünyasını kuruyor, bu dünyanın içinde kaybolmamızı istiyor. Özel hayat ortadan kaldırılmış, tele ekran ismi verilen aletlerle kişiler evlerinde bile her an yönetimin kontrolü ve gözlemi altındadır. Bir yazarı ve kitabını eleştirmek için öncelikle yazarımızın nasıl bir çevrede büyüdüğüne ve psikolojik durumuna bakmamız gerekir. George Orwell 1903 yılında doğmuş ve dolayısıyla savaşlar içerisinde bir çocukluk geçirmiş. Bunun yanında kitabi yazdığı dönemde karısının vefat etmesi, kendisinin sberkloz hastalığına yakalanması kitabın neden bu kadar olumsuz düşünceyle kaplı olduğunun kanıtı gibi. Kitabın daha ilk sayfalarında bahsedilen “tele-ekran” düşüncesi korkunç bence. Gerçi günümüzde tele- ekranlardan(!) bir tek düşüncemiz okunmuyor. Onun haricinde 7/24 kameralarla izleniyor, sosyal medyayla nerede ne yaptığımız biliniyor ve medyadan ülkemizde hiç bir sıkıntı yokmuş gibi gösteriliyor. Çünkü medya dördüncü güçtür. (Yasama, yürütme, yargı, medya) Kitapta öyle tasvirler öyle ruhsal çöküntü anlatımları var ki, yazarın okuyucuya bu kadar başarılı yansıtmasını beklemezdim. Kitapta en rahatsız olduğum konu ise düşünce polisleriydi. Özellikle ilkokul çağlarımızda aklımızdan bir kötülük ya da ayıp bir düşünce geçse, bizi o 34 Newyox Magazine Series zamanlar yöneten, anne-babamızın düşüncelerimizi okuyamadığına sevinirdik. İçimizden geçenler aslında öylesine özel ki bizim için, hiçbir zaman düşüncelerimizin okunmasını istemiyoruz. Kitapta bir başka ilgimi çeken kısım ise çocukların çok farklı yetiştirilmesi. Normal şartlarda çocukların siyasi olaylarla pek ilgisi olmaz hatta anlamazlar bile ama kitapta çocuklar idam cezalarını izlemek için can atıyor. Tarih ne olursa olsun en temiz varlıklarımızın, çocuklarımızın, bu denli cani olacaklarını düşünmüyorum. Orwell’ı en başarılı bulduğum konu ise yeni söylem. Bir millete benliklerini kaybettirmenin en iyi yolu dillerini değiştirmektir bence. Çok uzağa gitmeden, kendi tarihimize bakacak olursak, Osmanlı Devleti’nde islamiyet’in yaygınlaşmasıyla beraber gelen Arap kültürü, arapça kelimeler ve edebi türler benliklerini kaybettirmez ve çöküşüne zemin hazırlamıştır. Atatürk’ün de dediği gibi “Dilini kaybetmiş bir millet yok olmaya mahkumdur.” Yazarımız daha çocuk yaşlarda Savaş görmüş ve savaştan çıkmış halk bunalımını iyi biliyor. Günümüzde yaşadığımız bazı olaylara yazar 1945’ li yıllardan vurgu yapmış. Birçok şeyi önceden tahmin etmesi gerçekten Başarılı ama bir insan geleceğe bu kadar karanlık, baskıcı bakarak nasıl yaşar bilmiyorum. En başta da dediğim gibi Orwell’ın geleceğe umutla bak mamasının nedeni içerisinde bulunduğu psikolojik durumdur. 


































































































   32   33   34   35   36